24 Haziran seçim tarihi kesinleştikten sonra Türkiye’de siyaset dünyasında da birbirinden ilginç şeyler olmaya başladı.

Sokaklarda 100 Bin imza toplamaya çalışanlar mı dersiniz,

Yüzlerce kişinin arasında aday adayı iken kendine milletvekili afişleri yaptıranlar mı dersiniz,

Aday adayı olduğunu anlatmak için teşkilat içinde normal günde görmediği insanlara şirinleri oynayanlar mı dersiniz,

Hepsi birer 24 Haziran siyasi hatırası gibi kalacak türden.

Ama en büyük hatıra sanırım şu 15’liler olacak.

Birilerinin demokrasi görevi diye, birilerini ise hülle olarak adlandırıldı ama kendilerinin daha ne olduğunu bilmediği 15 milletvekilinin gitmeleri, pardon gelmeleri, pardon gitmeleri, pardon gelmeleri.

24 Haziran’ın en büyük hatırda kalan anısı olacağı kesin.

Başları önünde bizi birileri görevlendirdi ama biz bu görevi istemedik diyerek fotoğraf veren milletvekillerin içler acısı halini anlatmaya gerek bile yok.

Onlar kendi partilerin dediği gibi bir görev yapamadılar.

Onlar diğer partilerin dediği gibi hülle de olamadılar.

Onlar vatandaşın gözünde mahcup, etkisiz eleman, istenmeyen vekil, oldular.

Onları görünce benim aklıma havalimanlarının girişi geldi.

Hani havalimanlarında vardır ya, Giden Yolcu, Gelen Yolcu kapıları.

Onları da Giden Vekil, Gelen Vekil gibi algıladım.